Sağlıklı Vücut

Sağlıklı Vücut

4 Ağustos 2011 Perşembe

CUMHURİYET DÖNEMİNDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ALANINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR




Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin öncelikli hedeflerinden biri, milletin fikri, manevi ve fiziksel gelişimini sağlayacak adımları atmak olmuştur. Bu bağlamda, eğitim sistemi ve özellikle beden eğitimi, modern bir toplum inşa etme yolunda kritik bir rol üstlenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında, eğitim alanında yapılan reformlar, bireylerin yalnızca akademik değil, aynı zamanda fiziksel ve ahlaki gelişimlerini de hedeflemiştir. Beden eğitimi, sağlıklı nesiller yetiştirme ve toplumsal dayanışmayı güçlendirme misyonuyla, eğitim politikalarının önemli bir parçası haline gelmiştir. Bu yazıda, Cumhuriyet döneminde beden eğitimi ve spor alanında gerçekleştirilen çalışmalara, önemli isimlerin katkılarına ve bu alandaki kurumsal gelişmelere ayrıntılı bir şekilde değinilecektir.



Eğitim Reformları ve Beden Eğitimi ÇalışmalarıKurtuluş Savaşı sonrası, 1921 yılında toplanan Maarif Kongresi, eğitim sisteminin modernleşmesi için önemli bir adım olmuş, ancak çalışmalarını tamamlayamadan dağılmıştır. Bu kongrenin devamı niteliğindeki Birinci Heyet-i İlmiyye, 15 Temmuz - 15 Ağustos 1923 tarihleri arasında toplanmış ve eğitim tarihimize önemli bir iz bırakmıştır. Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa Bey’in başkanlık ettiği bu 40 kişilik heyet, eğitim sisteminin planlanması ve geliştirilmesi için kapsamlı çalışmalar yürütmüştür. Heyette yer alan önemli isimlerden biri de Beden Eğitimi Öğretmeni Selim Sırrı Tarcan’dır. Tarcan, beden eğitimi ve izciliğin eğitim müfredatına entegre edilmesi için yoğun çaba sarf etmiştir.Heyetin hazırladığı raporda, eğitim sisteminin çeşitli yönleriyle ilgili maddeler sıralanmış ve beşinci madde olarak izcilik ile beden eğitimi konuları yer almıştır. Bu bağlamda, Darülmuallimîn ve Darülmuallimat (Erkek ve Kız Öğretmen Okulları) için müfredat ve yönetmelikler hazırlanmış, liselerde izcilik teşkilatının esasları belirlenmiş ve Beden Eğitimi Öğretmen Okulu’nun (Terbiye-i Bedeniye Darülmuallimîni) kurulması kararlaştırılmıştır. 14 Ağustos 1923’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde okunan Bakanlar Kurulu programında, bireylerin bedensel, zihinsel, ahlaki ve sosyal yeteneklerinin geliştirilmesi hedeflenmiş; bu amaçla bir Beden Eğitimi Öğretmen Okulu’nun açılması ve izcilik teşkilatının toplumsal bir temele oturtulması gerektiği vurgulanmıştır.Selim Sırrı Tarcan, beden eğitimi öğretmeni, İstanbul Erkek Öğretmen Okulu Müdürü ve Beden Terbiyesi Umumi Müfettişi olarak, bu alanda öncü bir rol üstlenmiştir. Tarcan’ın çabaları, beden eğitimi öğretmeni yetiştirilmesini bir devlet politikası haline getirmiş; beden eğitimi derslerinin kız okulları ve hatta medreselere kadar yaygınlaştırılmasında etkili olmuştur. Tarcan, yalnızca öğretmen okullarında değil, farklı eğitim kurumlarında da beden eğitimi bilincini yerleştirmek için çaba göstermiştir.Beden Eğitimi Öğretmeni Yetiştirme ÇalışmalarıBeden eğitimi derslerinin okullarda yaygınlaşmasıyla birlikte, nitelikli öğretmen ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Selim Sırrı Tarcan, mevcut öğretmenlerin yeterliliklerini artırmak ve yeni öğretmenler yetiştirmek için sistemli bir eğitim programı oluşturulmasını savunmuştur. Bu amaçla, 1925 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa’daki beden eğitimi metodlarını öğrenmek ve ülkeye uyarlamak için üç öğrenciyi İsveç’teki Kraliyet Yüksek Beden Eğitimi Enstitüsü’ne göndermiştir. Bu öğrencilerden Nizamettin Kırşan ve Vildan Aşır Savaşır, eğitimlerini tamamlayarak Türkiye’ye dönmüş ve beden eğitimi öğretmeni yetiştirme sürecinde önemli görevler üstlenmiştir. Ancak, üçüncü öğrenci Suat Hayri Ürgüplü, Fransa’da farklı bir alanda eğitim almayı tercih etmiştir.1926 yılında, artan öğretmen ihtiyacını karşılamak amacıyla Selim Sırrı Tarcan’ın girişimleriyle İstanbul Çapa’da bir beden eğitimi salonu inşa edilmiştir. 1927-1928 öğretim yılında bu salonda, bir yıllık teorik ve pratik eğitim veren “Jimnastik Muallimleri Kursu” (Beden Eğitimi Öğretmeni Yetiştirme Kursu) açılmıştır. Bu kursun amacı, mevcut beden eğitimi öğretmenlerini yeni yöntemlerle tanıştırmak ve mesleki gelişimlerini desteklemekti. Kursun başına geçen Tarcan, bazı derslere bizzat katılmış ve İsveç’ten getirilen uzman öğretmenlerle (İnge Nerman, Rangar Johnson ve Suen Alexanderson) eğitimi zenginleştirmiştir. Kurs, ilkokul öğretmenleri, ordudan, polisten ve itfaiye teşkilatından gelen adayları kabul etmiş; katılımcılar mesleki yetkinlik sınavlarından geçerek üç aylık yoğun bir eğitim sürecine alınmıştır. Başarılı olanlar, bir yıllık eğitimin ardından beden eğitimi öğretmeni olarak mezun olmuş ve orta dereceli okullarda görevlendirilmiştir.1927-1930 yılları arasında devam eden bu kurslardan toplamda 148 erkek ve 63 kız mezun olmuş, ancak orta dereceli okulların sınırlı sayısı nedeniyle 1930’dan sonra kurslar durdurulmuştur. Bu dönemde mezun olan Zehra Alagöz, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından İsveç’e yüksek öğrenim için gönderilmiş ve yurda döndüğünde önemli görevler üstlenmiştir.Gazi Eğitim Enstitüsü ve Beden Eğitimi Bölümünün KuruluşuBeden eğitimi öğretmeni yetiştirme çalışmaları, 1926 yılında Konya’da kurulan Orta Muallim Mektebi ile yeni bir boyut kazanmıştır. 1927-1928 öğretim yılında Ankara’ya taşınan bu okul, Gazi Orta Muallim Mektebi ve Terbiye Enstitüsü adını almış; 1932 yılında ise Beden Eğitimi Şubesi açılarak üç yıllık bir eğitim programı başlatılmıştır. Bu bölüm, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Almanya’dan getirdiği uzman öğretmen Kurt Dainas’ın katılımıyla güçlendirilmiştir. 1937 yılından itibaren kız öğrencilerin de kabul edilmesiyle, bölüm daha kapsayıcı hale gelmiş; İstanbul Alman Lisesi’nden Margarete Korge, bayan öğrencilerin eğitimine katkı sağlamak için öğretim kadrosuna dahil edilmiştir.Gazi Eğitim Enstitüsü, 1930’lu ve 1940’lı yıllarda beden eğitimi öğretmeni ihtiyacını karşılamak için önemli bir merkez olmuş; mezunlarının bir kısmı yurtdışında yüksek öğrenim görmek üzere gönderilmiştir. Örneğin, 1934-1935 yıllarında Mehmet Arkan ve Cemal Alpman, Almanya’daki Berlin Üniversitesi Beden Eğitimi Enstitüsü’ne gönderilmiş; sonraki yıllarda Hasan Örengil, Cevdet Arun ve Ahmet Yaraman da benzer şekilde yurtdışında eğitim almıştır. Bu öğretmenler, yurda döndüklerinde hem eğitim hem de spor alanında önemli katkılar sağlamıştır.Diğer Eğitim Kurumları ve GelişmelerBeden eğitimi öğretmeni yetiştirme çalışmaları, sadece Ankara ile sınırlı kalmamış; farklı şehirlerde de çeşitli girişimler gerçekleştirilmiştir. 1944 yılında Edirne’de açılan Beden Eğitimi Öğretmen Okulu, kısa süreli bir deneme olmuş ve ikinci yılında kapatılarak öğrencileri Gazi Eğitim Enstitüsü’ne nakledilmiştir. Benzer şekilde, 1947-1948 öğretim yılında İstanbul Çapa Eğitim Enstitüsü’nde açılan iki yıllık beden eğitimi bölümü, 1949’da kapatılarak Gazi Eğitim Enstitüsü’ne bağlanmıştır.1960’lı ve 1970’li yıllarda, İstanbul, İzmir ve Diyarbakır gibi şehirlerde yeni beden eğitimi bölümleri açılmış; ancak bu bölümlerin birçoğu istikrarsız olmuş ve kısa sürede kapatılmıştır. Örneğin, Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’ndeki beden eğitimi bölümü, öğretmen eksikliği nedeniyle 1980’de öğrenci alımını durdurmuş ve kapanmıştır. İzmir’de ise Bornova Yüksek Öğretmen Okulu’ndaki beden eğitimi bölümü, 1970’te Buca Eğitim Enstitüsü’ne taşınmış ve 1982’de Dokuz Eylül Üniversitesi’ne bağlanmıştır.1977 yılında Ege Üniversitesi’nde açılan Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu, dört yıllık eğitim programıyla modern sporun yaygınlaştırılmasını ve bilimsel araştırmaları hedeflemiştir. 1982 yılında, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile beden eğitimi ve spor eğitimi veren kurumlar, üniversite çatısı altında birleştirilmiş; bu süreçte Gençlik ve Spor Akademileri ile eğitim enstitüleri birleşerek Beden Eğitimi ve Spor Bölümleri haline gelmiştir. 1992 yılında ise bu bölümlerin çoğu, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulları’na dönüştürülmüştür.
De Anglophone CountriesIn Anglophone countries, the term "physical education" is commonly used instead of "beden eğitimi" (the Turkish term for physical education). The efforts to institutionalize physical education in Turkey during the early Republican era were part of a broader nation-building project aimed at creating a healthy, disciplined, and modern society. The contributions of figures like Selim Sırrı Tarcan and the establishment of institutions such as the Gazi Education Institute and various sports academies laid the foundation for a structured approach to physical education and sports training.The legacy of these early initiatives continues to influence modern Turkey, where physical education is now an integral part of the national curriculum. Today, Turkey boasts over 35 universities with Physical Education and Sports Departments or High Schools, reflecting significant growth in this field. However, challenges remain, particularly regarding the employment prospects for graduates of Coaching Education and Sports Management programs. To fully realize the potential of these institutions, there is a need for increased investment in infrastructure, better coordination between educational institutions and sports organizations, and policies to ensure graduates are effectively integrated into the workforce.Addressing these challenges requires raising awareness among policymakers and stakeholders, as well as providing targeted support to address the specific needs of Physical Education and Sports Schools. By doing so, Turkey can continue to build on its early Republican vision of fostering physically and mentally robust citizens, contributing to both individual well-being and national progress.

Vücut geliştirme Aerobic Fitness Pilates

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Vücut geliştirme Aerobic Fitness Pilates